14 HAZİRAN
Kabul Edilmiş!
Ben Tanrı’nın çocuğuyum.
Efesliler 1:6 ayetinin King James çevirisini, içinde geçen bir ifadeden dolayı çok severim: “Kabul edilmiş.” “Öyle ki, [bizi kabul ettiği] sevgili Oğlu'nda bize bağışladığı yüce lütfu övülsün” (Efesliler 1:6, KJV).
Tanrı kabul edildiğimizi söylediğinde, bu öylece hoş görüldük anlamına gelmez. Çok ayrıcalıklı olduğumuz anlamına gelir. O’nun özel, sevgi dolu ilgisinin ve korumasının nesneleriyiz. O’nun listesinde evrende ilgilenilecek şeyler arasında ilk sıradayız. Bizi bir köşede bekletip şöyle demez: “Bekle, meşgulüm” veya “şimdi sana ayıracak vaktim yok” ya da “Gürültü yapma; Babacığın uyuyor.” Şöyle der: “Seninle ilgileniyorum. Seni istiyorum. Hoş geldin. İçeri gir; seni uzun zamandır bekliyordum.”
Kaybolan oğul meselindeki baba gibidir. Orada durup oğlunun eve gelmesini bekliyordu. Başkalarının O’na “biliyor musun, oğlun eve geliyor” demesine gerek yoktu. Bunu ilk bilen babaydı. Tüm aileden önce o biliyordu. Tanrı’nın bize Mesih’te yaklaşımı buna benzer. Biz reddedilenler değiliz. İkinci sınıf vatandaşlar değiliz. Ve biz köleler değiliz.
Kaybolan oğul geri geldiğinde, köle olmaya razıydı. Şöyle demeyi planlıyordu: “Beni işçilerinden biri olarak kabul et.” Ama meseli dikkatlice okursanız, oğlu günahını itiraf ettiği anda babasının onun sözünü keserek bunu söylemesine dahi izin vermedi. Aksine şöyle dedi: “Çabuk, en iyi kaftanı getirip ona giydirin! Parmağına yüzük takın, ayaklarına çarık giydirin! Besili danayı getirip kesin, yiyelim, eğlenelim. Çünkü benim bu oğlum ölmüştü, yaşama döndü; kaybolmuştu, bulundu” (Luka 15:22-24). Tanrı’ya övgüler olsun!
Beni kurtardığın için teşekkür ederim İsa. Tanrı’nın lütfuyla “sevgili Oğlunda kabul edildiğimi” ilan ediyorum. Tanrı’nın çocuğu olduğumu ilan ediyorum. Amin.