13 TEMMUZ
Satın Alma Bedeli
Bir bedelle satın alındım; Tanrı’ya aitim.
İsa’nın ödediği bedeli düşünün. Bu bedel, Yeni Antlaşma’nın çeşitli bölümlerinde açıkça belirtilmiştir. Elçilerin İşleri 20:28’de, Pavlus Efes’teki ihtiyarlara hitaben şöyle dedi: “Kendinize ve Kutsal Ruh'un sizi gözetmen olarak görevlendirdiği bütün sürüye göz kulak olun. Rab'bin kendi kanı pahasına sahip olduğu kiliseyi gütmek üzere atandınız.”
Rab’bin kendi kilisesini satın alıp ona sahip olmasının bedeli Kendi kanıydı. Satın alma bedeli İsa’nın kanıydı. Sonra 1. Petrus 1:17’de şu sözleri okuruz: “Kimseyi kayırmadan, kişiyi yaptıklarına bakarak yargılayan Tanrı'yı Baba diye çağırdığınıza göre, gurbeti andıran bu dünyadaki zamanınızı Tanrı korkusuyla geçirin.” Burada, Petrus köleliğe mahsus bir korkudan bahsetmiyordu; aksine İsa’nın bizim için ödediği bedelden kaynaklanan derin bir algılama ve sorumluluk hakkında konuşuyordu. Kendimize asla ucuzmuşuz gibi davranmamalıyız. İsa’nın kanıyla kurtulduğumuzun farkına vardığımızda, kendimize ucuzmuş gibi davranmaya cüret edemeyiz.
“Biliyorsunuz ki, atalarınızdan kalma boş yaşayışınızdan altın ya da gümüş gibi geçici şeylerle değil, kusursuz ve lekesiz kuzuyu andıran Mesih'in değerli kanının fidyesiyle kurtuldunuz.”(18-19. ayetler)
İsa’nın bizi kurtarmak için ödediği bedel Kendi değerli kanıydı. O’nun adı kusursuz ve lekesiz Tanrı Kuzusu’dur. Kusur, bir canlının doğarken sahip olduğu bir şeydir. Leke, sonradan oluşabilir veya yapışabilir. İsa kusursuzdur olması, O’nun orijinal günahı olmadığı anlamına gelir. İsa’nın lekesiz olması, kişisel günahı olmaması anlamına gelir. Bizi kurtarmış olan O’nun mükemmel kanıdır.
Beni satın aldığın için teşekkür ederim İsa. İsa’nın değerli kanıyla kurtulduğumu ilan ediyorum. Bir bedelle satın alındım; Tanrı’ya aitim. Amin.