15 EYLÜL
Doğruluğun Ölçüsü
Rab bana bir babanın çocuklarına davrandığı merhametle davranır.
Eyüp’ün sözleri dikkat çekicidir. İşlemediği ve suçlu olmadığı günahları sıralar. Ancak birçok tövbe etmiş Hristiyan bu günahlardan suçlu bulunabilir: “Eğer yoksulların dileğini geri çevirdimse, dul kadının umudunu kırdımsa, ekmeğimi yalnız yedim, öksüzle paylaşmadımsa…” (Eyüp 31:16-17).
Eyüp’ün listesindeki üç guruba dikkat edin: Fakirler, dullar ve yetimler. Eyüp aslında şöyle diyordu: “Onlar için yapmamı gerekeni yapmadımsa, ben bir günahkarım ve temel sorumluluklarımı yerine getirmekte başarısız oldum.” Eyüp şöyle devam etti:
“Gençliğimden beri öksüzü baba gibi büyütmedimse, doğduğumdan beri dul kadına yol göstermedimse, giysisi olmadığı için can çekişen birini ya da örtüsü olmayan bir yoksulu gördüm de, koyunlarımın yünüyle ısıtmadıysam, o da içinden beni kutsamadıysa, mahkemede sözümün geçtiğini bilerek öksüze el kaldırdımsa, kolum omuzumdan düşsün, kol kemiğim kırılsın.”(18-22. ayetler)
Eyüp yemeği, giysisi veya ailesi olmayan insanlarla ilgilenmekte başarısız değildi. Zira eğer kolları sürekli olarak bu merhamet ve cömertlik eylemleriyle meşgul değilse, o kolların bedeninde yeri olmadığını söyledi. Eyüp’ün bakış açısı, günümüz insanınkinden tamamen farklıdır. Musa’nın yasasından ve Müjde’den önce dahi atalarımızın doğruluk standardı buydu. Tanrı bizden, dullarla, yetimlerle ve yemeği, giysisi, barınağı olmayanlarla ilgilenmek için yolumuzu değiştirerek bu tür bir doğruluğu kilisemizde tekrar yerleştirmemizi istiyor.
Beni bu kadar çok gözettiğin için teşekkür ederim Rab. Tanrı’nın benden muhtaçlarla ilgilenerek kilisede böyle bir doğruluğu inşa etmemi istediğini ilan ediyorum. Rab bana bir babanın çocuklarına davrandığı merhametle davranır. Amin.